15 Kasım 2020 Pazar

SEVME ZAMANI

Hissediyorum..

Dokunuyorum..

Seviyorum...

AŞK.. Size bugün aşktan bahsetmek istiyorum.

En son birinin sıcaklığını ne zaman hissettim ne zaman birinin yanımda uyumasını istedim.. Hatırlamıyorum Taa ki onunla tanışana kadar.

Aslında size bu yazımda bir kaç itirafta bulunacağım. Evet, hayatımda 6 senedir kimse olmadı. Fakat ondan önce olan ilişkilerimde aşık oldum mu bilmiyorum. Uzun soluklu ilişkiler yaşadım hayatta hep tek eşliliği savundum. Benim hayatımda hep tabular oldu ne cinselliğimi doya doya yaşayabildim ne de partnerlerime tam olarak istediklerini verebildim. Yakın arkadaşlarım hep bana sen iyi bir arkadaşsın ama iyi bir sevgili değilsin derlerdi. 

Gerçekten de öyle miydi?

Uzun seneler süren ilişkiler yaşadım. Çok sevildim, çok kavgalar ettim çok seviştim çok barıştım. Güzel günler yaşadım, belki de bu konuda çok şanslıydım uzun seneler ilişki yaşadığım insanlar hep iyi hep aşk insanı oldular. Ama bazen kendi kendime soruyorum. Sen hayatına giren insanları onların seni sevdiği kadar sevdin mi? onların duygularını ne kadar önemsedin? Her kavganda çekip giden neden hep sen oldun? Neden arkadaşlarına gösterdiğin toleransı onlara göstermedin?

Aslında ben hep beni seven insanları sevmişim. Hani şöyledir ya; ilişkide hep biri birinden fazla sever. He işte tam o.

Çünkü biraz fazla seven aşkta en çok acıyı çekendir. Kaybetme duygunu en çok yaşayandır. Kontrolcu bir insanım sanırım hep bundan ötürü:)

Hiv pozitif olduğumu öğrendikten sonra kimseyi kendime yaklaştırmadım. Tek gecelik ilişkiler yaşadım cinsel  korunmayı öğrendim. Korunmayı öğrenirken ruhumu da korumayı öğrendim. Partnerlerimle bağ kurmamayı öğrendim. Düşünüyorum da ruhuma da condom takmışım. . 

İnsanlık olarak çok büyük bir tüketim toplumu olduk. Nasıl bir cep telefonunu bir kazağı bir pantolonu anında tüketip bir kenara atıyorsak fotografını beğendiğimiz bir kişiyi de tüketip atıyoruz. Karşımızdakinin insan olduğunu unutup onu bir et parçası olarak görüyoruz. 

Sizde farkındasınızdır. Herkes kendini anlatma derdinde biriyle sohbet ederken hep kendini anlatan insanlar ne kadar da çoğaldı farkında mısınız? Çünkü artık  herkes yalnızlaşıyor herkes kendini anlatmak anlaşılmak önemli olduğunu hissetmek istiyor. Fakat bunu yapmak isterken karşısındakine kendini atlatması için hiç fırsat vermiyor. Hep dinlenilmek ama hiç dinlemek istemiyor.

Şimdi burada yazacaklarıma bazılarınız sitem edebilir ama benim en sevdiğim yıl 2020 yılı oldu.. Biliyorum dünyada bir kaos var covid salgını, seller, depremler bilmediğim bir sürü olay 2020 de oldu.

Fakat kendimle eve kapandığım dönem de kendimi tanıma fırsatı buldum. Meğer ben el işlerinde ne kadar becerikli bir insanmışım resimi, müziği , dansı ne kadar çok seviyormuşum. Meğer ben aşık olabiliyormuşum ne kadar da birini tanımayı istiyormuşum. Yalnız yaşadığım özgür olduğum ev nasılda bir başkasına hasret yatağımın sağ tarafı nasılda birinin sıcaklığına muhtaçmış. 

Bu duygularla insanlara yaklaşmaya başladım ve bir gün o insan beni buldu gerçekten sevildiğimi ve sevdiğimi hissettim. Hani o yukarıda yazdığım biri birinden hep daha fazla seviyor olayını birde kendimde denedim. Evet gerçekten birine aşık oldum. Evime bir ses geldi yatağımın sağ tafarı da ısındı masaya iki tabak koymak markete hangimiz gideceksek maskeni düzgün tak insanlarla fazla yakın temas kurma diye uyarılmak , Netflixte bir diziye birlikte başlamışsınız o eve gelmeden bir bölüm daha izlememek ne kadar güzelmiş. Yaşadığımı hissetmek. 

Tabi her şey gibi bununda tüketilmesi gerekiyordu.. Bunu da tükettik. 

Yazı biraz uzun oldu çok kısa süre sonra sizlere neler olduğunu 2. bölümde anlatacağım.